loading page

Examining  early childhood teacher training programs in terms of teaching staff in Turkey        
  • Musa Bardak,
  • Nihat Topaç
Musa Bardak

Corresponding Author:[email protected]

Author Profile
Nihat Topaç
Author Profile

Abstract

Yükseköğretim programlarının akreditasyon ölçütlerinden biri, programın öğretim elemanı nitelikleri ve sayısı açısından değerlendirilmesidir. Gelecekte sağlıklı nesiller oluşturabilmek için, bugün formal eğitimin ilk basamağı olan okul öncesi eğitime öğretmen yetiştiren okul öncesi öğretmenliği programlarında ders veren öğretim elemanlarının nitelikleri ve sayısı önemlidir. Bu çalışmanın amacı Türkiye'deki üniversitelerde bulunan okul öncesi öğretmenliği programlarında ders veren kadrolu öğretim elemanlarının akreditasyon kriterlerine uygunluğunu incelemektir. Ayrıca Temel Eğitim Bölümü Okul öncesi Eğitimi Anabilim Dalı ve Okul öncesi Öğretmenliği konusunda farkındalık yaratmak, mevcut durumları hakkında tanımlayıcı istatistikî bilgi elde etmek amaçlanmıştır. Çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden durum çalışması kullanılmıştır. Bu kapsamda öğretim elemanlarının lisans, yüksek lisans ve doktora mezuniyetleri taranmıştır. Veriler doküman analizine dayalı değerlendirilmiştir. Türkiye'deki 75 üniversitenin okul öncesi eğitimi anabilim dalında görev yapan 415 öğretim elemanının 164'ünün tüm mezuniyetlerinin alana temel teşkil eden programlardan olduğu görülmüştür. Araştırmanın sonucunda, hem öğretim elemanı sayısı hem de niteliği açısından Gazi Üniversitesi'nin diğer üniversitelerin önünde olduğu saptanmıştır. Giriş Bir ülkenin toplumsal sistemlerinin kalitesi o ülkenin gelişmişlik göstergelerindendir. Adalet, eğitim, güvenlik ve üretim gibi sistemlerin, ülkeler arası faaliyet ve ilişkilerin zirveye ulaştığı 21. yüzyılda, dünya standartlarında olması gerektiğine dair inançlar giderek artmaktadır. Bunlardan eğitim sistemi diğer sistemleri doğrudan etkilemesi açısından stratejik bir öneme sahiptir. Eğitimin her kademesinde kalite standartları belirlenmiş bir hizmet ile toplumun tüm bireylerinin işini hakkıyla yapan bir profile ulaşması ve ülkesini en iyiler arasına dahil etmeye katkı sağlaması beklenir. Bu anlamda Demirtaş ve Yılmaz'ın da (2013) belirttiği gibi Türkiye, globalleşen dünyaya kendi disiplininde küresel standartlarda bilgi ve becerilere sahip kişilikler yetiştirebilecek ve milli yeterliliklerinin uluslararası kabul edilebilir olabileceği yükseköğretim sistemine sahip olarak uyum sağlayabilecektir. Türkiye eğitim öğretim faaliyetleri açısından birçok dönemden geçmiştir. Miras alınan Osmanlı Devleti'nden günümüze bu duruma geniş bir perspektiften bakıldığında birçok dünya devletiyle paralel olarak Bardak ve Topaç'ın (2019) da ifade ettiği gibi sivil toplum kuruluşlarının elinde bulunan eğitim faaliyetleri 1824-1924 arasında yaşanan değişim ve dönüşüm süreciyle tamamen devlet kontrolüne geçmiştir. Fakat okul öncesi eğitim, temel eğitim ve ortaöğretimi öğretmen yetiştirme yönüyle besleyen yükseköğretim basamağında nitelik ve nicelik sorunları uzun yıllar her an patlak vermeye hazır bir durumu yansıtmıştır. Ülkeler arası etkileşimin ve dünya üzerindeki mobilitenin artması ve beyin göçü olgusu nedeniyle yükseköğretimde küresel bir rekabet bulunmaktadır. Araştırma geliştirme ve en iyi öğrencileri çekme gibi bir takım unsurlar bu rekabette ön plandadır. Işık ve Beykoz (2018) bu rekabet ortamında üniversitelerin nitelikli bilgiyi yenileşmenin gücüyle harmanlayarak daha çok yatırım ve fon çekmeye ve nitelikli insan yetiştirmeye odaklandıklarını belirtmiştir. Bogue (1998), yükseköğretim kurumlarında etkin kalite güvence sisteminin kurulmasına yönelik dört çağdaş yaklaşımdan söz etmektedir. Bu yaklaşımlar; geleneksel akran değerlendirmesi, değerlendirme ve sonuç hareketi, toplam kalite yönetimi, hesap verebilirlik ve performans göstergesi raporlaması'dır. Eğitim sektöründeki alternatiflerin çoğalması durumunda rekabetin artacağı okul seçiminde performans göstergelerinin göz önünde bulundurulacağı, ailelerin buna önem vereceği, bu durumun ise kalite artışını getireceği düşünülmektedir (Yirci & Kocabaş, 2013). Türkiye'de halen 129'u devlet 78'i